Perşembe, Eylül 28, 2006

Yağmuru sevmiyorum, nefret ediyorum hatta, ancak yağmur yağarken evde oturup, kahve içerek bir film izliyor olursam nefret etmem veya yazın hava sıcakken hemen yağıp biterse ıslanmayı bile isteyebilirim. İstanbul'da sıradan bir iş gününde, okul gününde ayakkabılarımın, giysilerimin ıslanması, saçımın kabarması ve dalgalanması, şemsiyemin ters dönmesi, trafiğin felç olması, insanların montlarının ıslanınca kokması (hele deri montlar), her zamankinden daha kalabalık sokaklar, caddeler (yağmur yağarken nasıl daha kalabalık oluyor anlamıyorum, sanırım insanlar yağmur yağmaya başlayınca kendilerini dışarı atıyorlar), yağmurdan nefret etmemde etkendir herhalde. Anlamadığım bir konu da şu; neden ben tam dışarıya adımımı attığım zaman şakır şakır yağmaya başladığı..
Yağmuru bu kadar sevmeyen bir insanın son haftalarda kendini nasıl hissettiği tahmin edilebilir sanırım, aylarca yıllarca hiç durmayacak gibi geliyor, ben bu ruh halinden hiç çıkamayacağım, yürürken suratım hep domuz gibi olacak, bastığım kaldırım taşlarının diğer köşelerinden çamur fışkırdığında küfür edeceğim, saçak altlarında kuyruk halinde yürüyen insanlara sinir olacağım, işe hep geç kalacağım, cadı gibi saçlarla dolaşacağım, hep evde olmak isteyeceğim..
Ben kış uykusuna yatmak istiyorum, yaz geldiği zaman beni uyandırın..

Pazar, Eylül 24, 2006

Apartmanın tesisat boruları patlamış, odamın tavanından sular damlıyor, kitaplarım kulak memesi kıvamına gelmiş.

Cuma, Eylül 22, 2006

Trip'i özledim ben, ne zamandır gitmiyorum oraya?
Klavyemin f tuşu da basmıyor, kafasına kafasına 3 kere vurunca oluyor, sol ucu da kırık çıktı, biri ısırmış gibi, yok değişimle falan uğraşamayacağım, hem nasıl kanıtlayacağım benim yemediğimi?
Şunu farkettim, herkes aynı dönemi geçiriyor, herkes sivilceler çıkarıyor, asabi tavırlar sergiliyor, panik ataklar geçiriyor..Ergenlik döneminden bahsetmiyorum hayır, tez yetiştirmekten bahsediyorum. Bu ergenlik dönemi gibi bir şey, bir tek ben değilim, tez yazan herkes bunları yaşıyor. Bu bir miktar rahatlatıyor beni ama şu an son ihtiyacım olan şey bu, rahatlamamalıyım, 3 ay kaldı teslim etmeme, hala bir kaç kaynak dışında ortada bir şey yok, uzatmalara da gitmek istemiyorum, daha ne kadar uzatacağım, yeter vereyim de kurtulayım. Sonraki hayallerim şu şekilde; işten çıktıktan sonra tv karşısında yayma özgürlüğüm olacak, geceleri tezsiz, saatsiz rüyalar görebileceğim, araştırma yapmadan geçirdiğim tüm saatler için çektiğim vicdan azabı kaybolacak böylece ben de tezimi teslim ettikten sonra sunumu yapıp onayı aldığım gün bunu kutlamaya gelen herkese bir bira ısmarlayabileceğim. Evet hayalim herkese bir bira ısmarlamak.

Çarşamba, Eylül 20, 2006

ff
Çok koşuşturup çok şey yapıp ortada bir şey göremiyorum sanki. Bir rahatlama söz konusu evet, bugün ne çok şey yaptım deyip yorgun da olduğum için rahat uyuyabiliyorum. Bir panik durumu da söz konusu. Pause devre dışı artık. Play bile değil, hızla ileriye sarıyorum. Akşam geçen günüme bakınca hızlı çekimde gibi görülüyor olaylar. Pek çok yenilikler, pek çok planlar..O kadar uzun süre neden durdum onu da bilmiyorum. Peki ben duruken bütün bu yapılması gereken şeyler ne yapıyordu? Araya mı sıkıştırılıyordu? Öylece onlar da mı duruyordu? Yavaş yavaş olacak bir şeyler. Hadi bakalım. Neyse önemli değil, herşey kontrolüm altında artık, panik yok..