Perşembe, Aralık 27, 2007

savaştan sonra

Kanepemde bir adam uyuyor, nefes alıp veriyor, evet yaşıyor bu adam. Benim kanepemde uyuyor.
Uyuyan bu adam beni seviyor zannediyorum. Sevmese kanepemde işi ne? Uyuyan adam huzur veriyor, uyanana kadar herşey sakin, herşey güvende gibi.
Uyanan adamla portakal suyu içiyoruz, sağlıklı yaşamak istiyoruz, portakal suyu iyidir. Zaman yavaş akıyor, uzun zamanlar var gibi geliyor önümüzde. Biraz güven veriyorum, biraz alıyorum ondan. Güvenli kahvaltıdan sonra yürüyoruz, yürüyen adam robot beni yedi diyor, gözlerim parlıyor, büyük bir mutlulukla beni de diyorum. Adamın sırt çantası var, sırt çantasının içinde eşyaları. Eşyalarını seviyorum, her birini bir bir tanıyorum, her bir eşya onun ama bildik. Benim de eşyam olursa çantasında, karışırsa eşyalarımız, bir parça daha alış veriş yapmış oluruz. Atkımı çıkarsam çok üşümem. Atkımı sırtında taşıyan adam benim yorgunluklarımı da alıp çantasına koyuyor, ağır olduğunu hiç belli etmeden yürüyor mutlu mutlu. Mutlu adam nereye gidiyoruz demiyor, ben de onunla her yere gideceğim için bir problem yok yolumuzda. İstediğimiz zaman dururuz, istediğimiz zaman devam ederiz. Zamanı bükebilen adamla yolculuğa çıkıyoruz.

Hiç yorum yok: